Lilypie 6. - 18. Ticker Lilypie Zweiter Ticker
Cumartesi, Eylül 22, 2007
Cocuk Yetistirmek...
anne olmadan önce cocuk yetistirmek cok kolay görünürdü gözüme, cok basitti ben Anne olacaktim o da cocuk, ve cocuk Anne ne derse onu yapmak zorundaydi ve de noktaydi :)))

Dilos dogdu, ve her zaman derim cok akilli cok uysal bir bebekti Dilara, uyku saatleri düzenli yeme saatleri düzenliydi,bize gelenler "bu evde cocuk var mi yok mu belli degil ha" derlerdi, cidden yatirdigim yerde yatar gik demezdi, yemegini düzgün yer, uyku icin yatirdigimda aglamazdi, bilirdi cünkü ben taviz vermem,dogdugu günden itibaren basladik diyebilirim bu taviz vermeme olayina, gerci cok aglayan veya kolikli bir bebek olsaydi ayni sekilde olurmuydu bilemiyorum..

Cok "Hayir'ci" bir anne olmak istemedim hicbirzaman, bana göre hayir diye kestirip atmak yerine neden ve nicin "Hayir" oldugu anlatilmaliydi, cok sabir gerekiyor coookk, ama cocugun neden hayir dedigimizi bilmesi gerekiyor, diyelim ki elini sicak ocaga götürdü veya cay bardagina uzandi "Hayir Dilara onu elleyemezsin,cünkü o cok sicak ve canin yanabilir!" diye uyarirdim , nitekim ilk baslarda bunu anlamis görünür ve elini geri cekerdi, ama birgün tüm uyarilarima ragmen elini cay'a uzatti ve eli yandi, yandi derken sicakligi hissetti yani vahim bir yanma degil,o günden sonra bi defa da ocaga elini uzatti bu defa cani ciddi anlamda yandi ve bi daha elini soguk ocaga bile uzatmadi, demek ki bazi seyleri kendi hissederek ögrenmeliymis dedim..

Emeklemeye basladiginda evin icinde kesiflere cikmaya basladi tabii, bana hep "Bi emeklesin bu süslerin hepsini kaldiracaksin gör bak" dendi, ben ise onlari kaldirmak yerine cocuguma onlarin oyuncak olamdigini onlarla oynayamayacagini ögretmek taraftariydim,tabii bikac süs esyasi, meyva tabagi kurban oldu bu yolda ama nihayetinde ben süs esylarimi hic kaldirmadim, masa örtüsünü bile kaldirmadim, o cekti ben yine yerine serdim, yani "Off kaldir gitsin" yapmadim bi zaman sonra Dilos o örtü'nün masanin üzerinde durmasi gerektigini kabullendigini gördüm,(yada ben indirieyim annem sersin oyunundan sIkIldi) sira cekmecelere geldi, bütün kapak ve cekmeceleri kilitlemek yerine bi tek cekmecenin icine ivir zivir koydum, eski dergiler, bikac oyuncak vs.vs, Dilara'ya sadece o cekmeceyi istedigi gibi acip dagitabilecegini anlattim, ne zaman eli diger kapaklara gittiyse " Hayir kizim o Annenin cekmecesi, bak senin cekmece bu" diye uyardim ...

ha hic mi yaramazlik yapmadi diyeceksiniz, ohoooooo hemde nasil, bulasik makinasinin icine girmeler, odasindaki dolabi bosaltmalar, kremlerimi duvarlara sürmeler,yemek yerken tabagi yere ters bi sekilde atmalar bunlarin hepsi yasandi ,arada kafayi siyirdigimi düsündügüm zamalar oldu, sinirden tepim tepim tepinip sacimi basimi yoldugm oldu,insaniz sonucta e sinirlerimizi de aldiramiyoruz maalesef atiyo arada insanin kafasinin tasi :))

Cocuklari oldum olasi cok sevmisimdir, bu yüzden hep cevremdeki Anne Babalarin cocuklarina nasil davrandiklarina,nasil egittiklerine dikkat etmisimdir,cocugunu aman rahat dursun diye TV karsisina oturtanlara hep sinir olmusumdur "Ay git cizgifilm izle of pof isim var" iyyyyyy ..ya da cocuk diyelim ki kaza ile elinden birseyi düsürdü ve kirdi ya da bozdu hemen o an azar " Sakarmisin dikkat etsene ben sana bunu ellemeyeceksin demedim mi" ki bu evde bi hasar oldugunda, baskasinin evinde birsey kirdiklarinda " sen mi kirdin, nasil kirdin ama sen yapmazsin böyle seyler,dogru söyle sen mi kirdin?kim yapti??" ki cocuga yalan söylemeyi asilamak isteyenler icin en tavsiye edilir olani :(((((

Hollanda'ya gittigimizde Dilara kuzenimin Bebisinin oyuncagini istedi kuzenimde oynamasina izin verdi, aradan 10 dakika sonra yegenim kosarak yanima geldi ve "Teyze Dilara Sarah'in oyuncagini kirdiiii" diye sikayete geldi, Dilos yanimiza gelmiyor ama ,bende yanina gittim ,baktim bir kösede yüzünü asmis agladi aglayacak duruyor "Dilara'cim nasil kirildi oyuncak" dedim "elimden düstü Anne" dedi ve aglamaya basladi " Tamam kizim önemli degil, Babamiza söyleriz Sarah icin ayni oyuncaktan alir tekrar ama simdi gel ve Teyze'den özürdile isteyerek olmadigini söyle" dedim cok utandi önce istemedi "Kizim utanacak birsey yok,kaza olmus ve oyuncak elinden düsmüs isteyerek kirmamissin ki, neyseki yerine koyulabilecek birsey hadi özür dileyelim" dedim, neyse özür diledi...

bunu niye anlattim, ben Dilos birsey kirdiginda evde veya baska yerde hemen kizarak tepki vermiyorum, ve sanirim buna bagli olarak Dilara bana bugüne kadar hic yalan söylemedi kirdiysa kirdim, döktüyse döktüm, bozduysa bozdum, der...

Anne ve Bebisi cok güzel bir konuya deginmis, ilk sordugu sorulara burdan cevap vereyim ...

-Hangi kanalın izleneceğine çocuğunuz mu karar veriyor?

Hayir!!zaten Dilos öyle cok televizyon hastasi bir cocuk degil, izledigi bikac cizgifilm ve film var,odasinda kücük bir Tv var,eger cok istedigi bir program baslamissa odasinda izlemesini söylüyorum, devamli takibim altinda, Dilos TV izlerken cevresi ile iliskisini kesen bir cocuk degil,televizyonu acar istedigi filmi koyar ama icine girmez izlerken bi yandan puzzle yapar, yada boya boyar, yada odasini savas alanina cevirir :))
Kumanda benim elimde...

-Çocuğunuz oyun, ders, dinlenme zamanlarını kendisi mi ayarlıyor?

Daha okula gitmiyoruz bu yüzden ne kadar yorum yapabilirim bilmiyorum ama,eger onun ayarladigi zaman dilimleri uygunsa olabilir, ama benim kontrolüm altinda :)

-Gideceğiniz yerleri çocuğunuz istediğinde erteliyor ya da iptal ediyor musunuz?

O istemiyor diye planimdan vazgecmem, saglik durumu söz konusu olmadigi sürece yani, zaten gidecegimiz yerlerin genelde cocuklara uygun olmasi konusuna dikkat ediyoruz, eger gidecegimiz yerde bunalacaksa,sIkIlacaksa onu Teyzesine veya Anananne -babaanne'ye birakiyoruz bikac saatligine..Anne baba olduk diye kendi hayatimizdan vazgecmis degiliz, sinemaya'da gidiyoruz, eglenmeye de Anne Baba oldugmuz kadar Kari-Kocayiz'da :)

-İstediği oyuncak ya da diğer şeyleri her zaman alıyor musunuz?

Hayir!Dilara istedigi seyin alinmasi icin onu haketmesi gerektigini bilir, sirf istedi diye birsey almam,büyük istekler icin özel günleri beklemek zorunda, dogumgünü,yilbasi ve bayramlarda ona istedigi birseyi alirim, arada birsey istediginde 2 hafta boyunca odasini devamli düzgün tuttugu takdirde,yada Okulöncesi kitabindaki 25 problemi basari ile yaptiginda alabiliyoruz (tabii bu öyle cok cok büyük seyler icin gecerli degil,istedigi bir oyun yada bebekleri icin aksesuar gibi seyler bunlar...

-Çocuğunuzun sizi dinlemediğinden sık sık yakınır oldunuz mu?

ehh,büyüyor ve bazen cok inatci olabiliyor, o dinlememekde inat ediyor, biz anlatmakta inat ediyoruz,bazen duvarla konusur gibi hissediyorum kendimi, bazen dilos cok asabi tepki verebiliyor, odasina girip kapiyi carpmak gibi mesela, "Tamam Anne sus" gibi mesela,ama o zaman benim tepem daha cok atiyor ve karsima alip gözlerinin icine bakarak ona bu evde onun cocuk oldugunu, bizim de Anne baba oldugumuzu, onun bizim koydugumuz kurallara uymasi gerektigini anlatiyorum (bazen bu bögürmekde olabiliyor)

-Koyduğunuz kuralların uygulanmadığını düşünüyor musunuz?

uygulamak zorunda, eger uygulamak istemiyorsa nedenini aciklamak zorunda :)) zaten öyle cok cok kurallarimiz yok bizim..
*Hayir dedik mi hayir'dir,aciklamasi yapilmistir ve neden nicin ama istiyorum kabul edilmez:)


-Verdiğiniz cezaları uygulayamaz mı oldunuz?

Yok uyguluyorum cok sükür :) ceza cok verilmez zaten bizim evde, verildiginde de neden ceza aldigi anlatilir öyle "cezalisin odana, cezalisn tv yok sana, cezalisin park yasagi var" denmez ,tek ceza var o da odasina girip hatasi üzerine düsünmesidir, genelde 10 dakika sonra gelir ve özür diler ,Anne seni cok seviyorum, tamam bida yapmicam der :))


Buraya Nilgün Ablamin konuyla ilgili yazdigi bir yaziyi eklemek istiyorum, su sag yandaki linklerde Bizceee yazan link var ya aha Nilgün ablamin blogu odur, vaktiniz oldugunda girip yazdiklarinizi okumanizi tavsiye ederim, ben cok severim onun yazi tarzini ve olaylari ele alisini..


Cocuk yetistirmek dedigiiz de nedir ki????

Çocuk yetiştirmek öyle abartıldığı kadar zor bir iş değildir arkadaşlar. Bakmayın siz o psikologlara, pedagoglara, uzmanlara şunlara bunlara beni dinleyin. Bu konuda izleyebileceğiniz 3 yöntem var. Hemen bakıyoruz bakalım neymiş bu 3 yöntem; 1) Hitler yöntemi 2) İsa yöntemi 3) Arayı bulalım yöntemi

İlk yöntemde yapacağınızı iş çok basit ilk günden başlayarak çocuğun isteklerine engel olacak, ağzını açtığında, elini herhangi bir şeye uzattığında, ağladığında, sustuğunda kısaca her canınızı sıktığında Allah yarattı demeyecek bağıracaksınız, çağıracaksınız, hatta az buçuk itip kakmak, popoya popoya şamarcıklarda serbest.. Amaç çocuğu sindirmek, tırsmasını sağlamak. İnanın bana bu yöntem çocuğu disiplin altına sokmakta kesin ve kesin çözümdür ve eğitimini tamamlayan çocuk diplomasını aldıktan sonra yukarı doğru sertçe kaldırılan kas hareketi ile istendiği gibi yönlendirebilir.

Duruma göre kaldırılacak kas gurubunuza siz karar vereceksiniz. Diyelim misafirliktesiniz çocuğunuz elini sehpanın üzerinde duran çikolata tabağına uzattı ve çikolatalardan birini almaya yeltendi… "Başkasının evinde ev sahibi ikram etmediği sürece hiçbir şey yenmeeez. Kaç kere söyledim, payladım, azarladım yok anacım yok işe yaramıyor." Böyle düşünmektesiniz ki Hitler yöntemini benimsemişsiniz, öyleyse hemen devreye bahse konu yukarı doğru sertçe kaldıran kas hareketi giriyor ve anında sergileniyor… Öyle ani ve beklenmedik bir kaş tepkisi ki bu, çocuk şap diye şapa oturuyor ve elindeki çikolatayı sizin kaşınızı kaldırış sürenizle doğru orantılı bir zamanlamayla tekrar yerine bırakıyor. İşte yapmanız gerekenin hepsi hepsi bu..............

İşe yaramazsa, gelin hesabını benden sorun.. Tabii olayın bu şekilde noktalanmasına gönlü elvermeyen evsahibi teyze büyük olasılıkla "al çocuğum, al Allah aşkına, ay aşk olsun yaniiii" şeklindeki nidalarıyla o çikolatayı, o çocuğa verecektir vermeye ama sizinde kırılmaz, yenilmez, sarsılmaz yönteminiz iş görecektir. Sonuç evsahibi teyze mutlu, siz mutlu, çocuk disiplinli, kim rahatsız? KİMSE… Tamam işte daha ne istiyorsunuz?

Bu çocuk ileride ne mi olur? Disiplinli olur işte ne olacak. Ya pısırıkdisiplinli yada isyanetmekiçinpundunukollayandisiplinli. İleride seçeceği meslekte az çok bellidir. Tabii bu seçeneklerde pısırık yada isyankar karakter yapısına bağlı olarak ikiye ayrılmakta. Pısırıkdisiplinli olan çocuk başka alanda kendini gösterecektir,

isyanetmekiçinpundunukollayandisiplinli başka.... Pısırıkdisiplinlinin genelde, "aman bana karışmayan bin yaşasın, sallarım başımı alırım maaşımı" içerikli memur zihniyetine sahip olacağı ve patron kısmının en kolay sömürdüğü işçi adaylarında biri olacağı kesin gibiyken, diğeri büyük ihtimalle kiralık katil olacaktır. TV’lerde onlar hakkında övgü dolu bu kadar dizi dizi, dizi filmler yayımlandığına göre de, kiralık katil olmak kötü bir şey değildir(!) Yoksa ne diye ha bire ekranlarda boy göstersinler, "bir tanede ben sıkayım yahu"ya özendirsinler..

Bu ülkede RTÜK var, gençlerin gelişimlerini sıkı takibe almış amcalar, teyzeler var(!) Aklınıza şu gelmesin "bu yöntem acep babasında da iş görür mü?" Gelmesin diyorum çünkü; GÖRMEZ... Onun için geçmiş ola. Anneciğine selamlarımı iletin lütfen. Zamanında Frau. Hitler olmayışının acısını şimdilerde siz çekmektesiniz yazıklar olsun ona.

İkinci yöntem, İsa yöntemi dedik. Bir yanağınıza vurdu mu, çevirin ötekini.

Ne isterse yapacaksınız, lamı cimi yok. ÖZGÜRLÜK sihirli kelime bu. Sonuna kadar, dibine kadar, cılkı çıkana kadar özgürlük. Bu özgürlüğün başkasının özgürlüğünün sınırı ile falan da alakası yok, her nasılsa bir tek sizin çocuğa çalışıyor. Tepenize çıksa, çıksa da inmese, boyun fıtıklarınız azsa bile o serbest büyüyecek. Disiplin,......... hıııı o’da ne ki????

Sizin durumunuz mu? Bu yönteme sahip çıkan siz olduğunuza göre emrine amadesiniz işte, durum bundan ibaret. Eş dost çevreniz, zaman içinde çocuğun irtibata geçtiği yakın çevresi ve hatta ileride toplum bu durumdan bir miktar şikayetçi olabilir ama olsunlar varsınlar, önemli olan sizin çocuğunuz.

Herkes ama herkes onun emrinde olmak durumunda (nokta) . Gene gittiniz misafirliğe, sehpa aynı, tabak aynı, içindeki çikolatalar aynı. Çocuk uzandı çikolatayı alıyor… "Alacak tabii, ne var bunda? Çocuk bu, öyle izin istemek, rica etmek falan gibi gereksiz prosedürlerle uğraşacak değil ya, alt tarafı çikolata yahuuu" Böyle düşünmeniz çok normal siz İsa’sınız. Her şey sizin çocuğunuz için serbest. Zaten büyük ihtimalle ev sahibi de ses etmeyecektir, çocuk deyip geçecektir, sizin de dediğiniz gibi söz konusu olan alt tarafı çikolatadır.

Ancaaak, çocuk "yerken elime bulaşan çikolata artıklarıyla koltuklarda özgün bir de eser bırakayım" düşüncesiyle harekete geçtiğinde ve aklından geçeni hayata da geçirmeye kalktığında evsahibi teyze hala aynı şeyleri düşünecek midir, orası karanlıktır. Oysa düşünmesi gerekmektedir, çocuk hala çocuktur, tabaktan çikolatayı aldığı andan itibaren sadece birkaç dakika büyümüştür, ne anlayışsız kadındır şu evsahibi teyze… Çikolata onun da, koltuk değil mi yani?

Bu durumda bir tek tavsiyede bulunacağım mutlaka elinizin altında bir psikolog telefonu bulundurun, evsahibi teyzenin her an ihtiyacı olabilir. Muhtemel meslek mi? Büyük olasılıkla hiç bir baltaya sap olamayacaktır. Oradan oraya salınacak ve sonunda Özgür Kız/Oğlan olup yollara düşme ihtimalide yüksektir. "Yok annem yok, ben özlerim dayanamam" diyorsanız, o sıra sizde kendi özgürlüğünüzü tekrar elde etmenin getirdiği ipini koparmışlık rüzgarıyla savrulduğunuz ve kendinizi fellik fellik gezinmek amaçlı sokaklara attığınızdan yokluğunu farkında bile olmayacaksınızdır, şimdiden kasmanıza gerek yok.

Gelelim 3. yönteme, bu yöntemde çocukla irtibat halinde olmanız şart. Konuşacaksınız, anlatacaksınız, detayları açıklayacaksınız ve sonra bırakacaksınız kararları kendisi verecek. Ne doğru, ne yanlış zaman içinde kavrayacak...

Kısacası adam olacak çocuk olacak, sonra büyüyüp adamda olacak. Diyelim gittiniz o malum eve, sehpanın üzerinde gene şu çikolata tabağı (biri kaldırsın artık şu tabağı fenalık bastı) daha önceden anlatmışsınız, "başkasının malı kavramı", "izin istemek gerekliliği", "terbiye kuralları" hakkında gerekli konuşmalar yapılmış ama gelin görün ki çocuk işte gene de dayanamadı uzattı elini…

Şu Hitler’deki kaşı ödünç alıyorsunuz velakin tavır oradaki kadar sert değil, hafifçe kaldırıyorsunuz. Çocuk bu konudaki eğitimini tamamladıysa anında yapması gerekeni hatırlıyor ve büyük ihtimalle evsahibine dönüp "alabilir miyim?" diye soruyor, bırakmıyorsa bir miktar daha uğraşılacak dipnotunu aklınızın bir köşeciğine yerleştiriyorsunuz, izni evsahibinden siz alıyorsunuz ve çocuğa teslim ediyorsunuz.

Siz varken koltuklara zeval gelmesi ise imkansız zaten olamaz. Çünkü antenleriz sürekli açık, asla ve asla rehavete izin yok. En önemli göreviniz bu; Talim Terbiye Üst Kurulu’da sizsiniz malum müfettişte. Bu yöntemle eğitilmiş çocuklar ileride seçecekleri meslek konusunda da pek açık vermezler. Birkaç bilinmeyenli denklemle boğuşacak gibi duruyorsunuz.

Yüreğiniz kaldırır mı? Beklemeye sabrınız var mı? Bir başka iç burkan tarafta 3. yöntemin, kısa vadede Hitler yöntemindeki gibi her seferinde başarılı olamama ihtimalinin çok yüksek oluşudur. Uzun vadede düşünmek şart. Bu yolu izlerken, her an Hitler yöntemine dönüp dönmemekte de tereddütleriniz olacaktır. Bu durumlarda mümkünse çocuğu emanete bırakıp çıkıp sağda solda bir miktar salının ve kafanızı dağıtın.

Dağılmıyorsa vay halinize Hitler olacaksınız demektir, dikkatli olun yada son çare çocuğu evlatlık verebilirsiniz.


Özünde olay şu ki, çocuk her halükarda o çikolatayı yiyor, size düşen nasıl yiyeceğine karar vermek ve uygulamak. Aslında durum bu kadar basit işte. Üç yöntem var ve birini seçeceksiniz. Öyle kitaplara, uzmanlara, görüşlere, forum köşelerine falan ihtiyacınız yok, verdim sihirli seçenekleri seçin birini ve başlayın icraata. Gerisi gelecektir.

Nilgun Yarar
 
posted by süpürgesizcadi at Cumartesi, Eylül 22, 2007 | Permalink |


2 Comments:


  • At Cumartesi, Eylül 22, 2007, Blogger birten

    bu kadarmi güzel yazi olur ve benim icin yazmissin sanki,senin yazdiklarin icin söylüyorum heleki ilk yazdiklarin..iyiki seni tanimisim iyiki yazmissinda ben seni bayila bayila ve cok severek okuyabiliyorum..ne kadar icimdekileri anlatabildim bilmiyorum ama tek kelimeyle sen cok tatli bir annesin..bu yazi benim yazimin üstüne tam oldu....

     
  • At Pazartesi, Eylül 24, 2007, Blogger süpürgesizcadi

    Ay birten'cim ne güzl seyler yazmissin öyle, sabah sabah yüzümde kocaman bir gülümseme oturdu sayende ;)) ende seni tanidigim icin cok mutluyum, ehhhh biz yakinda yüz yüze bilem görüsürüz dimi ;))))